Skip to main content

Türkiye'de Çalışma Hayatında Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Raporu

Türkiye'de Çalışma Hayatında Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Raporu, çalışanların iş hayatında yaşadığı zorlukları ortaya koyuyor. Rapora göre çalışma hayatında en fazla pozisyon, dünya/hayat görüşü, kıdem, eğitim ve cinsiyet nedeniyle ayrımcılıkla karşılaşanların yüzde 59’unu kadınlar oluşturuyor.

Deloitte’un çalışma hayatındaki ayrımcılığı araştırdığı Türkiye’de Çalışma Hayatında Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Raporu açıklandı. Bu yıl ilki gerçekleştirilen araştırma, Türkiye’de her 10 çalışandan en az 4’ünün çalışma hayatında ayrımcılığa uğradığını ya da ayrımcılığa uğrayanları gördüğünü ortaya koyuyor. Çalışanlar en fazla işyerlerindeki pozisyonları, dünya ve hayat görüşleri, kıdem, eğitim ve cinsiyet nedeniyle ayrımcılığa uğradıklarını ifade ediyor. Cinsiyetini diğer olarak belirten katılımcıların yüzde 64’ü, kadınların yüzde 59’u ve erkeklerin de yarısından fazlası ayrımcılığa uğradığını veya tanıklık ettiğini belirtiyor. Y kuşağı ayrımcılığa uğradığını ya da ayrımcılığa uğrayanları gözlemlediğini (yüzde 58) en fazla belirten grup olarak öne çıkıyor.

Cinsiyet ayrımcılığının doğrudan hedefi kadınlar

Rapordan öne çıkan bazı başlıklar şöyle;

·         Araştırmaya katılanların yüzde 64,8’i iş hayatında cinsiyetleri nedeniyle ayrımcılığa uğramış ya da cinsiyet temelli ayrımcılığı gözlemlemiş olduğunu belirtiyor. Erkeklerin de yarısından fazlası (yüzde 51,7) cinsiyet ayrımcılığından bahsederken yaşayan değil gözlemleyen olarak tanıklık ettiklerini vurguluyor. Buna karşılık, kadınların yüzde 73,7’si cinsiyet ayrımcılığına uğradıklarını veya uğrayanları gözlemlediğini paylaşırken cinsiyetini “diğer” olarak tanımlayan katılımcıların da tamamı ya ayrımcılığa uğradığını ya da ayrımcılığı gözlemlediğini söylüyor.

·         Katılımcıların yüzde 69,1’i dünya görüşü nedeniyle çalışma hayatında ayrımcılığa uğramış veya ayrımcılığa uğrayan bireyleri gözlemlemiş olduğunu paylaşıyor. Günümüzde bu tür farklılıklar dünya genelinde de insanlar arasındaki en belirgin fay hatlarını oluşturduğundan iş hayatına da yansıyor. Her 10 kadın katılımcıdan 7’si dünya görüşleri nedeniyle ayrımcılığa uğradığını ya da başkalarının maruz kaldığını gördüğünü ifade ederken erkeklerde de bu oranın aynı düzeyde olduğu görülüyor (yüzde 68,3).

·         Araştırmaya katılanların yüzde 66,1’i eğitim konusunda ayrımcılığı gözlemlediğini ya da ayrımcılığa maruz kaldığını söylüyor. Kadınlar ve erkekler arasında büyük bir fark gözlemlenmiyor (sırasıyla yüzde 68,5 ve yüzde 62,8). Ancak cinsiyet ve yaş kırılımı bir arada incelendiğinde Y kuşağı kadınların (yüzde 75) ve Baby Boomer kuşağı kadınların (yüzde 83) ortalamanın çok üzerinde ayrımcılığa maruz kaldığı veya tanıklık ettiği görülüyor.

Eğitimde okul ve bölüm ayrımcılığı

·         İşe alımdan başlayarak kariyer yönetimi, terfi, performans yönetimi, takdir ve ödüllendirme başta olmak üzere farklı alanlarda “okulculuk” veya “bölümcülük” sorunu kendini gösteriyor. Kuşaklar arası yanıtlar incelendiğinde, en fazla Y kuşağı katılımcılar (yüzde 71,7) bu konuda ayrımcılığa uğradıklarını ya da ayrımcılığı gözlemlediklerini ifade ediyor. Eğitim nedeniyle iş hayatında ayrımcılığa uğrayan katılımcılar, iş hayatında eğitim alınan bölüm veya okulun, tecrübe ve iş için gerekli yetkinliklerin önüne geçtiğini paylaşıyor.

·         Araştırmaya katılanların yüzde 68’i çalışma süreleri nedeniyle iş hayatında ayrımcılığa uğradığını ya da ayrımcılığı gözlemlediğini paylaşıyor. Erkeklerin yüzde 64,3’ü, kadınların yüzde 70,2’si ve cinsiyetini “diğer” olarak tanımlayanların tamamı kıdem nedeniyle çalışma hayatında ayrımcılığa tanıklık ettiklerini ya da ayrımcılığa uğradıklarını belirtiyor.

·         Kıdem konusunda kuşaklar arası farkın cinsiyetler arası farktan daha büyük olduğu görülüyor. İş hayatında kıdem nedeniyle en çok ayrımcılığa uğramış ya da ayrımcılığı gözlemlemiş katılımcıların Y kuşağından olduğu görülüyor (yüzde 75). Ardından yüzde 70,6 ile Z kuşağı ve yüzde 61,8 ile X kuşağı geliyor. Araştırmaya katılanlar kıdemlerinin ve deneyimlerinin az olması nedeniyle iş yerinde ciddiye alınmadıklarını paylaşıyor. Mevcut durumda iş hayatındaki en kıdemli nesil Baby Boomer olduğundan en az ayrımcılığa uğrayan nesil olarak öne çıkıyorlar. Kariyerinde ilerlemiş ve üst basamaklara çıkmayı bekleyen Y kuşağının ise 4’te 3’ünün kıdem nedeniyle ayrımcılığa uğradığını belirtmesi geleneksel iş hayatı deneyimine paralel bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.

Ayrımcılığın en büyük nedeni unvanlar

·         Katılımcıların dörtte üçü, iş hayatında pozisyonları nedeniyle ayrımcılığa uğramış ya da ayrımcılığa uğrayanları gözlemlediğini belirtiyor (yüzde 73,7). Pozisyon ve unvanlar, kurum içinde “güç ve otorite kullanımı” için en sık başvurulan araçların başında geliyor. Erkeklerin yüzde 71,7’si bu konudaki ayrımcılıktan bahsederken bu oran kadınlarda daha da artarak yüzde 75,1’e ulaşıyor. Özellikle Y kuşağı kadınların (yüzde 83) ve X ve Y kuşağı erkeklerin (sırasıyla yüzde 77 ve yüzde 74) yanıtları, ortalamanın üzerinde ayrımcılığa uğradıklarını ya da şahit olduklarını gösteriyor.

Medeni durum kadınları sıkıştırıyor

·         Medeni durumu veya aile yapısı nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığını ya da tanıklık ettiğini belirtenlerin oranı yüzde 46,9. Bu konuda kadınlar ve erkekler arasında büyük oranda bir fark olduğu görülüyor. Erkeklerin yüzde 37,8’ine karşılık kadınların yüzde 54’ü medeni durumları nedeniyle ayrımcılığa uğradıklarını veya ayrımcılığı gözlemlediklerini belirtiyor. Bunun en büyük nedeni ise aile kavramı içerisinde kadının farklı konumlandırılarak kendisine atfedilen bir takım ailevi görev ve sorumluluklar.

Did you find this useful?

Thanks for your feedback